Ahmet Örnek
Ege’ye
En sevdiğim denize.
adımı
bir düğmeyi ilikler gibi iliştiriyorum adına
en büyük meziyetim bu benim.
Ahmet Örnek
Ege’ye
En sevdiğim denize.
adımı
bir düğmeyi ilikler gibi iliştiriyorum adına
en büyük meziyetim bu benim.
Cengiz Sinan Çelik
Ben geldim!
Yalın ayak usulca
toz toprak içinde.
Cebimde yakılmış ağaçlarımın külleri
Gözlerimde güvercin yakarışları.
Rojan Kaya
Kuşlar göçtü birer birer
bir kuş kaldı geriye
Ağır ağır inen kar tanelerini izlemek için
Dünyadan göç etmeye hazırlanan seni izliyordum o sırada
Acı içindeydin
Sonra sen de göçtün
Benim kışım başladı
O gün öğrendim
Göçten sonra kış başlarmış
Fikret Çelik
Evet bayım!
Susmayın söyleyiniz
Neden esmez ki rüzgâr,
Alıp götürmez bu hüznü?
Ceren Avşar
beni kırk yerimden öldürdüler
evet tam kırk kere öldüm ben
her seferinde aynı şey
yok dedim olmaz böyle
böyle ölünmez
Mehmet Şimşek
Gün ağarmak üzere,
Çadırın içinde su damlacıkları birikmiş
Etrafını ince el işçiliği ile ördüğü beyaz tülbentli kıtanı sardı kafasına,
Kimse uyanmadan
Kimseye görünmeden
Pamuk tarlasında kayboldu kadın
Berhim Gültekin
Herkesin bir yıldızı var
Gökyüzünde
Su verdim solan çiçeklere
Ömrümü sığdırdım kelimelere
Öztürk Uğraş
ne ağır bastı dersiniz
gövdemi alıp yollara düştüm
ve ilk defa bıraktığım sevgili
/aklım sende/
kimse sahiplenmezken ölümü
ben sadece yanıma özlemimi aldım
Dilek Vural
Duyumsuyorum, gülü öldürdüklerinde
Bülbülün ah ettiğini.
Vazgeçiyorum ümitlerimden
Yalnız bir seni istiyorum
Yalnız bir senin sesin kulağımda
Kimselerin şarkısını duymaz oldum.
filiz zibek
bizim çıkmaz sokağımızda kimsecikler olmaz
ölümüzü kendi başımıza yıkar, kendi başımıza gömeriz
sabahları ağrıyan dişlerimizle uyanırız
sıktığımız yumruklarımızla
ne bileklerimizi keseriz ne de silahlar dayarız şakağımıza
sözlerin içine gizlediğimiz acı
acıtmasın diye üzeri hep karalanmış durur
çok üzülmenin karşılığı yok ki sözlüklerde
yine de naif anlamlar çıkarır birileri
mahvımızla ters iliklediğimiz düğmelerimizden…