filiz zibek

bizim çıkmaz sokağımızda kimsecikler olmaz
ölümüzü kendi başımıza yıkar, kendi başımıza gömeriz
sabahları ağrıyan dişlerimizle uyanırız
sıktığımız yumruklarımızla
ne bileklerimizi keseriz ne de silahlar dayarız şakağımıza
sözlerin içine gizlediğimiz acı
acıtmasın diye üzeri hep karalanmış durur
çok üzülmenin karşılığı yok ki sözlüklerde
yine de naif anlamlar çıkarır birileri
mahvımızla ters iliklediğimiz düğmelerimizden…

Aynur Türk

Eve girdi saklandı
çıktı odalardan, sehpanın üstünde eski fihristi aldı
-gizledi-
Annesinin çerçeveli fotoğrafını kollarının arasına sardı.
Diğeri temsil ediyordu -neyi- gölgeyi
Yazdı.
Sıcak değildi.
-Kıstırılmıştık-
-Kurtar beni- dedi, telefondaki ses:
-Baba-
Bana yardım etmediniz.