haden öz
nereden geldin ey aşk
oturdun işte tam şurama
en nazlı yanıma
şarkı mı dinliyordum
şiir mi okuyordum
bir resme mi dalmıştım
yoksa kalbimi almış avuçlarıma
beynimdeki kurtları mı döküyordum üstüne
yesinlerdi, zerre umut bırakmasınlardı
haden öz
nereden geldin ey aşk
oturdun işte tam şurama
en nazlı yanıma
şarkı mı dinliyordum
şiir mi okuyordum
bir resme mi dalmıştım
yoksa kalbimi almış avuçlarıma
beynimdeki kurtları mı döküyordum üstüne
yesinlerdi, zerre umut bırakmasınlardı
Mehmet Sezgin Sarı
“Kim bilir neler oluyor insana
Hem içi de görünmez insanın”
Sadık Yaşar
sabahı yakalayıp boyanırken eviçleri
önce dizlere dökülürken eti çekilmiş her ırmak
babaannem suya kusardı, biz yaşıyor sanırdık
Ahmet Örnek
Ege’ye
En sevdiğim denize.
adımı
bir düğmeyi ilikler gibi iliştiriyorum adına
en büyük meziyetim bu benim.
Cengiz Sinan Çelik
Ben geldim!
Yalın ayak usulca
toz toprak içinde.
Cebimde yakılmış ağaçlarımın külleri
Gözlerimde güvercin yakarışları.
Rojan Kaya
Kuşlar göçtü birer birer
bir kuş kaldı geriye
Ağır ağır inen kar tanelerini izlemek için
Dünyadan göç etmeye hazırlanan seni izliyordum o sırada
Acı içindeydin
Sonra sen de göçtün
Benim kışım başladı
O gün öğrendim
Göçten sonra kış başlarmış
Fikret Çelik
Evet bayım!
Susmayın söyleyiniz
Neden esmez ki rüzgâr,
Alıp götürmez bu hüznü?
Ceren Avşar
beni kırk yerimden öldürdüler
evet tam kırk kere öldüm ben
her seferinde aynı şey
yok dedim olmaz böyle
böyle ölünmez
Berhim Gültekin
Herkesin bir yıldızı var
Gökyüzünde
Su verdim solan çiçeklere
Ömrümü sığdırdım kelimelere
Dilek Vural
Duyumsuyorum, gülü öldürdüklerinde
Bülbülün ah ettiğini.
Vazgeçiyorum ümitlerimden
Yalnız bir seni istiyorum
Yalnız bir senin sesin kulağımda
Kimselerin şarkısını duymaz oldum.
filiz zibek
bizim çıkmaz sokağımızda kimsecikler olmaz
ölümüzü kendi başımıza yıkar, kendi başımıza gömeriz
sabahları ağrıyan dişlerimizle uyanırız
sıktığımız yumruklarımızla
ne bileklerimizi keseriz ne de silahlar dayarız şakağımıza
sözlerin içine gizlediğimiz acı
acıtmasın diye üzeri hep karalanmış durur
çok üzülmenin karşılığı yok ki sözlüklerde
yine de naif anlamlar çıkarır birileri
mahvımızla ters iliklediğimiz düğmelerimizden…