Aynur Türk

Eve girdi saklandı
çıktı odalardan, sehpanın üstünde eski fihristi aldı
-gizledi-
Annesinin çerçeveli fotoğrafını kollarının arasına sardı.
Diğeri temsil ediyordu -neyi- gölgeyi
Yazdı.
Sıcak değildi.
-Kıstırılmıştık-
-Kurtar beni- dedi, telefondaki ses:
-Baba-
Bana yardım etmediniz.


Deniz Mahabad

Törpüleyerek düzelttiğimiz bu yol küçük adımlarımız ve koca ellerimiz Evlerden yollara çırptığımız hayat bir yüzüne kapanır masumiyet bir yüzünde dağdan ovaya tırnaklayarak kurduğumuz kentler bir uyku halidir budanır rüyalar hem çerçeve tutmaz duvarlar çünkü ölülerimizi çarçabuk unutma telaşımız çünkü kuytularda, karanlıkta alelacele terli tenlerimizle etin bütün acılarını etin bütün zevklerini koygun bir vakitte duvarlara fısıldayarak yaşıyoruz